Beşiktaş JK

"Baba Beni Okula Gönder" Kampanyasına Bağış

BAŞARIYI KUCAKLA  30 Eylül 2011     SharePAYLAŞ

     Eylül ayı Beşiktaş için kötü başladı ve kötü bitti ama genel manada fena geçmedi diyebiliriz. Ayın başındaki deplasmanda lige mağlubiyetle başlayıp, sonunda da UEFA'daki deplasmandan eli boş dönen takımımız aradaki dört maçın tamamını kazandı.

        TÜRKİYE LİGİ

        Ligin ilk maçında Eskişehirspor karşısında isteksizliği ve durgunluğuyla herkesi hayal kırıklığına uğratan Beşiktaş, ardından gelen Ankaragücü karşılaşmasında amatör bir ruhla savaşarak kafalardaki soru işaretlerini bir nebze olsun giderdi. Stoper Sidnei ilk kez forma giydiği maçta iki kafa golü atarak hem taraftarı hem de teknik heyet ve yönetimi sevindirdi. Kaleci Cenk ise yediği sorumsuz, ciddiyetsiz ve amatörce gol ile maçı zora sokarak hem arkadaşlarının emeğine saygısızlık etti hem de bizleri boş yere strese soktu.

        Bursaspor deplasmanında iki sezon önce İstanbul'da yaşanan senaryonun tam tersi gerçekleşti. Bu sefer Beşiktaş son dakikalarda iki gol atarak maçı çevirdi. Son golde İsmail Köybaşı'nın attığı pas ve Holosko'nun yaptığı koşu kusursuzdu. Galibiyet maçta Quaresma'nın aldığı kırmızı kartı da unutturdu.

        İstanbul'daki Antalyaspor maçında Carvalhal doğru bir anlayışla rotasyona giderek özelikle orta sahada farklı isimleri sahaya sürdü. Maç eksiği olan oyunculara böyle bir maçta şans verilmeyecek de ne zaman verilecek? Sezon başından beri sakat olan Ernst maç boyu pas hataları ile henüz fizik olarak hazır olmadığının sinyallerini verdi. Veli ise kaçırdığı gollerle formayı teslim almak için henüz erken olduğunu gösterdi. Simao maçın başında penaltıdan attığı golle zorlu mücadelede üç puanı getirmiş oldu.

        UEFA LİGİ

        Beşiktaş geçen sezon Ukrayna'da kestiği Avrupa macerasına bu sezon ön eleme turunda Rusya'da tekrar başlamıştı. Ağustos ayında Alania karşısındaki ilk maçta oyuncularımızın ciddiyetlerini ve fizik kondisyonlarını beğenmiştim. Geçmiş yıllara göre daha tatlı-sert oynayan bir takım görünümündeydiler. Deplasmandaki rövanş maçı rahat geçer diye düşünürken Beşiktaş yine Beşiktaşlılığını yapmış ve kabus gibi bir son on dakika yaşatmıştı. Hakemin bitiş düdüğü adeta tam son yumruğu yiyip nakavt olacakken çalan zil gibi takımın imdadına yetişmişti.

        Eylül geldi ve grubun ilk maçında İstanbul'da Tel Aviv karşısında Almeida nihayet sahne aldı ve attığı iki golle takımını rahatlattı. Neticede sarf ettiği üstün efora bedeni dayanamadı ve maçın bitmesine yarım saat kala sakatlanarak çıktı. Kendisinden beklenen performansı sergileyen bir diğer oyuncu da Aurelio idi. Almeida'nın ikinci golünde Q7'nin attığı pas insan yapımı gibi durmuyordu. Quaresma ikinci yarıda da Egemen'e çok güzel bir kafa golü attırdı. Fernandes orta sahada taraftarları coşturan klasik hareketlerini yine cömertçe sergiledi.

        Sonra sıra geldi deplasmandaki Stoke City karşılaşmasına. Birbirinden tamamen farklı yapıda ve anlayışta iki takımın mücadelesini izlerken, aklıma farklı ülkelerden gelip bir turnuvada kapışan dövüşçülerin yer aldığı Van Damme filmleri geldi sürekli olarak. Hatta mücadele Rocky 4 filmini de anımsatıyordu. Bir taraf uzun boylu, güçlü ve sert diğer taraf ise kısa boylu, ateşli ve teknik.

        Stoke City'de yer alan ve Ivan Drago'yu andıran Alman oyuncu Huth'un lakabı "Berlin Duvarı" imiş. Rüştü maç boyu yan toplarda o duvara çarpmaktan telef oldu. Huth bir nevi "Ağlama Duvarı" oldu Rüştü için. Sağolsun 38 yaşındaki Rüştü hangi yan topa çıkıp hangisine çıkmaması gerektiğini hala öğrenemedi. Sürekli yüreğimizi ağzımıza getirip durdu.

        Liverpool hezimetinden çok iyi bildiğimiz Crouch'un başımıza dert olacağı zaten daha maça çıkmadan belliydi. Neticede beklenen gerçekleşti. Savunmayı hem fiziksel hem de psikolojik olarak çok yıprattı. Bu yıpranma neticesinde Sivok kendisine hiç yakışmayan, gereksiz bir penaltı yaptırdı.

        Quaresma çok arzuluydu. Tam bir kaptan gibi mücadele etti. Ne yazık ki şutları her zamanki seviyesinin çok altında kaldılar. Hilbert'e verdiği gol pası harikaydı. Ben bu kadar yetenekli bir oyuncunun 90 dakika boyunca ceza alanına bu kadar az girmesini kabullenemiyorum. Bir takımın en yetenekli futbolcusu rakip kaleye en az yaklaşanlardan olmamalı. Burada bir hata var.

        Peki rakip kaleye en yakın adamımız kimdi? Ne yazık ki tam 80 dakika boyunca Edu idi. Nasıl bir oyuncu Edu? Nobre'yi bile mumla aratan, oyuna Holosko girsin diye dua ettiren bir futbolcu. Başka söze gerek var mı?

        Fernandes olumlu futbolunu bu maçta da devam ettirdi. Fernandes'te ayrıca futbolun görsel kısmında Q7'nin gerisinde kalmamaya dair kuvvetli bir arzu var. Simao ise onların karşılıklı olarak birbirlerine nazire yaptıkları bu hareketlerden sıkılıyor gibi bir havaya sahip. Simao tam bir takım oyuncusu ve direkt olarak neticeye gidecek paslaşmalar yapmak istiyor. Hem Quaresma'dan hem de Fernandes'ten daha profesyonel olan Simao'nun takıma olan katkısının arttırılması için gerekli tedbirleri teknik heyet en kısa sürede almalı.

        Kısa bir paragraf da İsmail Köybaşı için açayım. Böyle önemli bir maçta çok kötü bir performans sergiledi. Topları kontrol edemedi, kolay pasları atamadı, bazen ayakta bile duramadı. Genç bir futbolcuya hiç yakışmadı.

        Stoke City karşılaşması için yapacağım son yorum ise bu tür bir mağlubiyetin artık Beşiktaş'a yakışmadığıdır. Atılan golün hemen ardından karambolden yenen gol, yapılan gereksiz penaltı, ilk yarının sonunu ve ikinci yarının başını kapsayan yarım saatlik bölümde iyi oynarken gol üretilememesi artık geçmiş yıllarda kalmaları gereken tekrarlarını görmek istemediğimiz olaylar. Bu yetenekli kadro artık Avrupa arenasında konsantrasyonunu hiç yitirmeyen, sorumsuz davranışlardan sürekli kaçınan ve iyi oynarken netice alan bir takım haline gelmeli. Bu sezon teselli bulma değil başarıyı kucaklama zamanıdır.

TÜRKİYE LİGİ:  ESK 2 BJK 1  /  BJK 3 ANK.G 1  /  BUR 1 BJK 2  /  BJK 1 ANT 0

UEFA LİGİ:  BJK 5 TEL AVIV /  STOKE 2 BJK 1

KARTAL KONDU MANŞETİ

 

 

BJK 2011 - 2012 KADROSU:

        Sezon öncesinde Beşiktaş kadrosunda yine önemli değişiklikler yaşandı. Bobo ve Nobre gibi kadronun eski isimleriyle yollar ayrıldı. Böylece forvette köklü bir kimlik değişimine gidilmiş oldu. Egemen ve Mustafa Pektemek gibi kaliteli yerli oyuncuların yanı sıra üç tane genç gurbetçi futbolcuyla kadro genişletildi. Yabancı oyuncularda da genç isimler tercih edildi ve kiralama yöntemi benimsendi. Ağırlıklı olarak Portekiz ekolüne devam edildi. Her sezon olduğu gibi yine ara transfer dönemine kadar izleyeceğimiz oyuncuları ve takımda kaçıncı sezonlarını yaşadıklarını listeledim. İstatistiğe oyuncuların kiralık olarak başka takımlarda oynadıkları ya da altyapıda geçirdikleri sezonlar dahil değildir. Hepsine başarılı bir sezon diliyorum. Kadronun en eskisi olan İbrahim Toraman 8. sezonuna tek şampiyonlukla giriyor.

Rüştü Reçber / KALECİ / 5. sezonu

Cenk Gönen / KALECİ / 2. sezonu

Umut Kaya / KALECİ / 1. sezonu

İbrahim Toraman / DEFANS / 8. sezonu

Tomas Sivok / DEFANS / 4. sezonu

İsmail Köybaşı / DEFANS / 3. sezonu

Ersan Adem Gülüm / DEFANS / 2. sezonu

Atınç Nukan / DEFANS / 2. sezonu

Egemen Korkmaz / DEFANS / 1. sezonu

Sidnei Rechel da Silva Junior / DEFANS / 1. sezonu

Tanju Kayhan / DEFANS / 1. sezonu

Fabian Ernst / ORTA SAHA / 4. sezonu

Ekrem Dağ / ORTA SAHA / 4. sezonu

Necip Uysal / ORTA SAHA / 3. sezonu

Manuel Henriques Tavares Fernandes / ORTA SAHA / 2. sezonu

Mehmet Aurelio / ORTA SAHA / 2. sezonu

Muhammed Demirci / ORTA SAHA / 2. sezonu

Simão Pedro Fonseca Sabrosa / ORTA SAHA / 2. sezonu

Roberto Hilbert / ORTA SAHA / 2. sezonu

José María Gutiérrez Hernández "Guti" / ORTA SAHA / 2. sezonu

Ricardo Quaresma / ORTA SAHA / 2. sezonu

Julio Regufe Alves / ORTA SAHA / 1. sezonu

Veli Kavlak / ORTA SAHA / 1. sezonu

Burak Kaplan / ORTA SAHA / 1. sezonu

Filip Holosko / FORVET / 5. sezonu

Hugo Miguel Pereira de Almeida / FORVET / 2. sezonu

Mustafa Pektemek / FORVET / 1. sezonu

Mehmet Akyüz / FORVET / 1. sezonu

Tiago Manuel Dias Correia "Bebe" / FORVET / 1. sezonu

Eduardo Goncalves de Oliviera "Edu" / FORVET / 1. sezonu

Bkz: BJK 2010-11 Kadrosu

 

 

Özel Arama

 

 

Anasayfa    Seyahat    Sinema    Beşiktaş JK    Radyo Nova    Çizgi Roman

 

Sitedeki yazılardan kaynak göstermek suretiyle alıntı yapılabilir.

facebook/KAVADARLIblog

twitter/Akaretler

youtube/KAVADARLIblog

Linkler

  KTV Canlı Yayın

  Geçmiş Yazılar

  Fotokatürler

  Ayın Fotoğrafları

  Foto Galeriler

  Fragmanlar

  Günün Manşetleri

  Sinema Dosyaları

  Beşiktaş JK Yazıları

  Gezi Notları

  Çizgi Roman Ödülleri

  Diplomalı Filmler

  Kara Kartal Günlüğü

  Klasik Müzik Yayını