SORUYORUM 14 Eylül 2009
Geçen haftanın en önemli iki
olayından biri İstanbul'da yaşanan sel felaketi diğeri ise Doğan Grubu'na
verilen astronomik vergi cezasıydı. Bugünkü konumuz ikincisi.
Ertuğrul Özkök 22 Temmuz 2007'deki seçim gününde Türkiye'nin aynı yemek masası etrafında toplanan bir aile gibi olduğunu yazmıştı.
Özkök'e göre aile bireyleri, aralarındaki görüş farklılıklarına
rağmen "Hadi çocuklar sofraya..."
davetiyle beraber tartışmayı kesip, beraberce yemek yemenin tadını
çıkarıyorlardı.
Türkiye'yi bir Ertem Eğilmez filmi
senaryosu çerçevesinde değerlendirme naifliği elbette bir yere kadar
gerçeklerle yüzleşmeyi geciktirebilirdi.
En başından beri belliydi ki Recep
Tayyip Erdoğan'ın amacı "Hadi
çocuklar sofraya..." çağrısına uymak değil, "Herkes sofraya
toplansın!" diyen ses olmak ve ailesini islami usüllere göre hazırlanmış
bir sofrada helal gıda ile beslemekti. Elbette bu yemekler çok sesli
şekilde sohbet ederek hatta tartışarak değil kendi idaresinde sessizce ve
edepli(!) şekilde yenecekti.
Doğan Grubu, Erdoğan ve ekibini daha
önce idare ettikleri politikacılarla aynı kefeye koyma hatasına düştü.
"Gerektiğinde destekler, dilediğimizde de yıpratırız" taktiğinin bu defa da
yürüyeceğini sandılar. Oysa taa bir evvelki seçimin ertesinden itibaren
gidişata bakarak tehlikeyi çok önceden fark etmeleri gerekiyordu. Geçen süre
zarfında karşılarına kurulan duvar ellerindeki matkabın ucundan çok daha
sağlam hale getirildi.
Ülkemizde şu anda iktidarda
bulunanların, evrensel olanın dışında kendilerine ait bir lugatları olduğunu
en başından beri biliyoruz. Kendilerince bir demokrasi tanımları,
kendilerince bir laiklik kavramları, kendilerince belirlenmiş basın
özgürlüğü sınırları, kendilerince adap kuralları ve kendilerince din
görüşleri var. Tek istedikleri de her yeni kuşakta Türkiye'yi
biraz daha kendilerine benzetmek.
Neticede iktidarı ve dolayısı ile
ülkeyi idare etme hevesinde olan Doğan grubu dümeni kaybetti. Şimdi idare
edenlerin dümen suyuna girmeden yaşama şansının ne olduğunu kestirmeye
çalışıyor.
Özkök seçimin ertesi günü
yazdığı
yazısını ise şöyle bitirmişti:
"Dün
70 milyonluk bir aileydik.
Bu sabah da öyleyiz...
Kimsenin endişe etmesine gerek yok."
Şimdi Reha Muhtar'ın
en popüler olduğu dönemdeki üslubuyla sormak istiyorum:
"Endişe var mı endişe Ertuğrul Bey?"
Eylül
2009 /
www.kavadarli.com
KAVADARLI
İletişim:
guven@kavadarli.com